Tuhaf Bastonlu Adam
Ayın gümüş ışıkları çıplak tepelere vururken ölüm sessizliği içinde olan araziye ansızın bir gölge düştü. İlk bakışta ilerlemiyormuş gibi duran gölge yakından bakıldığında usul usul adımların izleri ancak duyulabiliyordu. Ağır adımlarla ilerleyen adamın yüzüne ayın solgun ışığı vurdu. İlk bakışta üzerinde uzun yıllar önce orta gelirli hanelere terzilik yapmış bir adamın eski ama bakımlı bir ceketi duruyordu. Ancak üzerine bulaşmış kir, pas ve çamur izleri eski ama bakımlı duran cekete pespaye bir hava katıyordu. Ceketin dirseklerinde ise o zamana uygun ekose yama dikilmişti. Hafif kamburu çıkmış, ayın tam başının üzerinde duran silüeti bir katili anımsatsa da o sadece yaşlı ve yorgun bir adamdı. Yüzü kırışıklar içinde kalmış, bu kırışıklıklar alnında ve dudak kenarlarında birikmişti. Kaşlarını çatmaktan oluşan huysuz, öfkeli halleri alnındaki kırışıklıkları daha da belirgin hale getirmiş ancak göz çevresinde oluşan çizgilerse onun bir zamanlar güldüğüne işaret ediyordu...